Hatem Türk


Yüz Çöreği III


Yüz Çöreği 3 (Yüzük Oyunu)

Küçükbaş hayvancılıkla geçinen Türkmen toplumlarında hayatın hemen her sahasında hayvancılığın etkisi görülür. Hayvan sayısı 3-5 gibi sınırlı değil çoğunlukla onlarca hatta yüzlerce olduğundan onlara ilgi de daha fazla olmaktadır. Ayrıca küçükbaş hayvanlar, diğerlerine göre insanoğluna daha yakındır. İnsanlar ondan daha fazla yararlanır. Bu hayvanların eti, sütü, derisi, yünü, kemiği, gübresi, sakatatı diğerlerine göre daha kullanışlıdır.

Örneğin Sivas´ta yaygın olan bıçak ve tarak yapımında en çok kullanılan hammadde boynuzdur. Genelde manda, koç ve keçi boynuzu kullanılan bu alanda, en kaliteli ham madde olan manda boynuzunun azlığı, keçi boynuzunun zayıf ve daha hasarlı olmasından; koç boynuzunun ise daha güzel görünmesinden ve bolluğundandolayı en çok bu kullanılmaktadır. 

Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği diğerlerine göre daha kolaydır. Hareket kabiliyetlerinden dolayı onlarla konup göçmek çok kolaydır. Yaylacılığa daha müsaittir.

Doğurganlıkları daha fazla olduğundan sayıları çok hızlı artmaktadır. Doğaya daha dayanıklı olduğundan hastalanma ve ölme riski daha azdır.

Benzer nedenlerden dolayı yakın zamanlara dek kırsal bölge toplumları ile küçükbaş hayvanlar arasında daha fazla yakınlık vardı. Öyle ki yaşantının önemli bir kısmında hayvancılığın etkisinden söz etmek gerekirdi.

 Hayvanların anne karnında tüyünün bitmesinden doğuma, ekinlerin biçilmesiyle geniş arazilere hayvanların bırakılmasından (firez) son bahardaki çiftleşme sürecine, kuzuların sütten kesilmesinden sürüye katılmasına, koyunların kırkılmasından tezek kavlatmayadek pek çok süreçte insanlar, hayvanlarla daha fazla ilgi içerisindeydi. Denilebilir ki küçükbaş hayvanlar sosyal yaşayışın içindeydi. Bu yüzden de özellikle geçiş dönemlerinde eğlenceler düzenlenip toplumsal birliktelik taze tutulurdu. Böylece halk kendi eğlence sistemini de yaşatmış olurdu. Küçükbaş hayvancılığa dayanan eğlencelerden biri olan ?Yüz Yetimi? eğlencesininen önemli oyunlarından biri de ?yüzük oyunu?dur.

Genellikle dışarı işlerinin olmadığı uzun kış gecelerinde kapalı ortamlarda oynanan bu oyun için önce iki grup oluşturulur. Yüzük oyunu 9 fincan, 1 yüzük ve 1 kalburla oynanır. Kalburun ağız tarafına bir bez gerilir, üzerine 9 fincan dizilir. 1. grup adına bir kişi kalburu dışarıya çıkarıp üzerindeki fincanlardan birinin altına yüzüğü saklamalıdır. 2. grup, saklanan o yüzüğü 3 denemede bulmalıdır. Yüzüğü bulan takım bir sayı alır ve oyun 12 de biter. Yüzüğü saklayan kişi kendi arkadaşları tarafından bir köşeye yatırılır ve üzerine çarşaf atılır. Bunun sebebi onun gözlerinden karşı tarafın tüyo yakalamasını önlemektir. 2. grup çok heyecanlıdır. 3 kere -bunun altında- deme hakları vardır. Eğer yüzük çıkarsa bir sayı alırlar. 6 kere ?bu sizin- deme hakları bulunmaktadır.Eğer içinden birinde yüzük çıkarsa 1 sayıları eksilir.

            Üçüncü, altıncı ve dokuzuncu sayıyı alan karşı tarafa istediğini yapma hakkını kazanır. Oyunun en can alıcı noktası da burasıdır. Örneğin 3. sayıyı alan takım avucuna külü doldurur, karşı takım şu dörtlüğü söylemek zorundadır:    

            Et ufağı

Ekmek kurusu

Yahni kabak

Ta ha haha?

Kaybeden taraf dördüncü dizeyi söylerken avuç dolusu külü ağzında ve yüzünde bulur.

6. sayıyı alan takım, tavana bir iplik, ucuna da soğanı bağlar. Yenilen takımın bir üyesi ortada durur, yenen takımın bir üyesi odanın bir başında durur. Oyun gereği yenen taraf soğanı fırlatacak yenilen taraf ise ağzıyla yakalayıp onu yiyecektir. Burada yenilen tarafın kan içinde kalması oldukça doğaldır.

9. oyunu alan taraf fincanın arkasına kömür çalar ve yenilen tarafın alnına sürer. Eğer 10. oyunu bir önceki yenilen taraf kazanırsa kendi alnındaki kömür karasını karşı taraf baş parmağını orta parmağının tırnağına iyice bastırır ve orta parmağını hızla rakibin alnına fırlatır.

12. oyunda da daha ağır cezalar verilir. Oyun böyle sürüp giderken ortalık tam bir gürültü ve heyecan kasırgası içindedir. Çok büyük oyunlarda bazen fincan ikiye düşerse komşu köyden bu oyunu çok iyi oynayanlar getirilir, fincanın altındaki yüzük buldurulur. Ayrıca bu oyun oynanırkende sürekli maniler söylenir.

Hey heriseherise

Üstünü yağ bürüse

Tayır ağa gelirse

Gelir emme nazlanır

Haftada bir horuzlanır

 

Damdan dama dilki gezer

Tavukların bağrın ezer

Boş fincanda yüzük sezer

Vay gidi zalım zavallı

Uy zalımnenninenni

Örneğin yukarıdaki 2. dörtlüğü yüzüğü saklayan taraf karşıdakinin moralini bozmak için söyler.

Denge denge olduk mu size

Yapahçatahgönderek size

Vay gidi zalım zavallı

Uy zalımnenninenni

 

Denge denge olduk da geçtik

Yaylada soğuk sular içtik

Çengel bıyığınızdan geçtik

Vay gidi zalımnenninenni?

Böylece oyun biter. Oyun sırasında bazen taraflar aşırıya giden davranışlarda bulunur. Zaman zaman kavga, kötü laf oyun sırasında görülürse de bu,güneşin doğmasıyla yerini eski dostluğa ve kardeşliğe bırakır. Zira köyde herkesin birbirine ihtiyacı vardır. Çoban bir vesileyle davara gitmediği zaman pernek[1] içindeki sürü sahipleri keşiğe[2] giderler. Zaman zaman tuz taşında sürüler tuzlanırken düzenli sıra içinde herkes uyum içinde çalışmalıdır. Bahar aylarında dağlara çıkan sürü içinde kuz(u)lamalar olduğunda köyün çocukları neşeyle gidip küçük yavruları kucaklarında sürü sahibine dölcek[3] karşılığında verir. Bu arada çocuklar kendi aralarında oyunlar yaparlar, yeni çıkan navruzları toplayıpters çevirerek parmakları arasında çevirerek onları tekerlemeyle kuzlatırlar:

Oğlan mısın kız mısın?

Tava tava tuz musun?

Navruzun içindeki yavru yere düz düşerse oğlan; devrilirse kız olur.

Yaz aylarında sürünün gündüz eve gelmediği zaman sağacı kadınlar süt sağmaya birlikte giderler, birlikte çalışırlar. Sonuç olarak imece kültürü güçlü ve canlı olmak zorundadır.



[1]Pernek: Yüzlerce sayıyı bulan sürü içinde sürü sahiplerinin kendi arasında oluşturdukları grup.

[2] Keşik: Sırasıyla koyunları otlatmaya götürmek.

[3]Bahşiş. Sürü sahibinin tok gözlü ya da cimriliğine göre miktar ya da eşya değişir. Kimi para verir, kimi dut kurusu, çir, kayısı çekirdeği ya da yumurta verir. Ama burada önemli olan kuzu erkekse bahşişin iki katına çıkmasıdır.