KUMPAS
Genellikle kişisel meselelerimi köşe yazıma taşımayı tercih etmem. Ancak, yaşadığım bir olay o kadar ibretlik ki, bu hikâyeyi kamuoyuyla paylaşmak bir görev haline geldi. Bu yaşadıklarım, Türkiye'deki "KUMPAS" uygulamalarının sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı veya CHP'li belediyelerle sınırlı kalmadığını, nerelere kadar uzanabildiğini gözler önüne seriyor.
37 yıldır mesleğinin her alanında emek vermiş bir inşaat mühendisiyim. Meslek hayatıma şantiyelerde başladım; proje müdürlüğünden genel müdürlüğe kadar birçok kademede görev yaptım. Bu sürecin yarısı devlet memurluğunda, yarısı ise özel sektörde geçti. Bunların yanı sıra, Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı, Proje ve Uygulama Denetçiliği ve Bilirkişilik gibi lisanslı uzmanlıklarım da bulunuyor. Mesleğimin yanı sıra, son 9-10 yıldır sosyal sorumluluk bilinciyle köşe yazarlığı yapıyor, yerel televizyon ve YouTube kanallarında programcı ve yorumcu olarak da toplumsal konulara ışık tutmaya çalışıyorum.
Bir emekçi olarak hayatımı sürdürürken, 2024 yerel seçimlerinde CHP'den Sivas Belediye Başkan Adayı oldum. İşte her şey de tam bu noktada başladı. Seçimlerin ardından, yalnızca Türkiye'de olabilecek türden garip bir olay yaşadım. 2024 yılının Haziran ayında, Proje ve Uygulama Denetçiliği yaptığım firmanın sahipleri heyecanla beni aradı: "Ağabey, bizi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne çağırdılar. Size üç yıl denetçilik yasağı vereceklermiş, sizinle sözleşmemizi feshetmemizi istediler."
Ertesi gün, bu arkadaşlarımla birlikte, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü ve Yapı Denetim Şube Müdürü ile bir araya geldik. "Hayırdır arkadaşlar, nereden çıktı bu konu?" diye sorduğumda, "Yapı denetim firmasına bazı eksikliklerden dolayı para cezası uyguladık. Siz de yapı denetim firmasının üç kez ceza almasına sebep olduğunuz için üç yıl denetçilikten men cezası alacaksınız," cevabını verdiler.
"Geçmişe dönük bu cezalardan neden haberim olmadı?" diye sorduğumda, aldığım cevap basitti: "Bildirmek zorunda değiliz." "Peki, bu cezaların sebebi neymiş?" diye üstelediğimde, gerekçeleri sıraladılar. "Benim bunlarla alakam ne?" diye sorduğumda ise, "Müteselsil olarak sorumlusunuz," gibi şaşırtıcı ve mesnetsiz bir iddia ile karşılaştım. "Bugüne kadar, böyle bir sebepten dolayı bir kişiye, hiç üç yıl ceza verdiniz mi?" soruma, "Hayır," yanıtını verdiler. "Gerçekten bunlara inanıyor musunuz?" dediğimde ise hepsi yalanlarla kendilerini aklamaya çalıştılar. Ertesi gün İl Yapı Denetim Komisyonu Başkanı'na gittiğimde durum daha da netleşti. Bana, "Sizin iş burada çözülmez, Ankara'dan halletmeniz lazım," diyerek, talimatın nereden geldiğini açıkça ima etti…
Bunun üzerine, "O zaman bari aldığınız kararı tebliğ edin de mahkemeye gideyim," dedim. Ancak şahsıma yazılı bir tebligat bile yapılmadı. Aldıkları kararı ancak 3 ay sonra Resmi Gazete'den öğrendim. Kararda, "Tacettin Kepenek, üç yıl boyunca proje ve uygulama denetçiliği yapamaz, herhangi bir yapı denetim firması ya da laboratuar firmasının ortağı olamaz," yazıyordu. Belediye başkanı seçilsem, diplomamı da iptal ederler miydi acaba?
Bu hukuksuzluğa karşı Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne dava açtım. Mahkeme, bakanlık kararını detaylıca inceledi ve 8 ay sonra verdiği gerekçeli kararında, "Üç yıllık denetçilikten men cezasının neye göre verildiği, hangi somut gerekçeye dayandırıldığı, kurum tarafından açıklanamamış ve herhangi bir belge sunulamamıştır," diyerek bu kararı iptal etti. Bakanlık, mahkeme kararını temyize bile götürmedi. İptal kararı, 10 Temmuz 2025’te yine Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Peki, bu sürede yaşadığım maddi ve manevi kayıplar ne olacak?
Kumpasın Arkasındaki "ALBAY"
Bu olay, basit bir usulsüzlükten ibaret değil. Bu kumpasın arkasında, 2008 yılında Sivas Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen "VURGUN 58" operasyonunda, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet ve irtikâp suçlarından gözaltına alınan, dava dosyasında "ALBAY" olarak adlandırılan ve bugün hâlâ aynı koltukta oturan Çevre ve Şehircilik Sivas İl Müdürü var. Herhalde birileri, siyasilerle kurduğu ilişkiler sayesinde yıllardır koltuğunda oturan nam-ı diğer “Albay’ın” aracılığı ile AKP'nin Sivas'taki yerel seçim yenilgisinin acısını benden çıkarmak istedi… Ancak tıpkı mahkeme kararında olduğu gibi, gün gelecek "Albay’ın" çok sıkı fıkı olduğu emlak zengini olan eski belediye başkan yardımcısı ve diğerleri ile olan ilişkileri de hiç kuşkusuz ortaya çıkacaktır. Elbette takipçisi olacağız ancak kumpasla değil gerçek hukukla…
Mahkeme kararı ortadayken bu utanmazların hâlâ görevde olması, sadece bir utanç değil, aynı zamanda kamu otoritesine duyulan güveni sarsan bir durumdur. Bu vicdansızlara, "Hiç utanmanız yok mu?" diyeceğim ama yüzsüzlüğün bu denli yaygınlaştığı bir yerde, ar duygusunun çoktan terk edildiğini biliyorum.
Bu olay, kişisel bir mağduriyetten öte, kamu görevlilerinin ne kadar pervasızlaşabildiğini gösteren, ülkemizdeki sayısız örnekten sadece biridir. Vatandaş olarak görevimiz, bu tür yozlaşmalara karşı durmak ve hesap sormaktır. Ben görevimi yaptım ve yapmaya devam ediyorum. Ancak, "Bana değmeyen yılan bin yaşasın" diyenler varsa fena halde yanılıyorlar. Hiç kuşkunuz olmasın, böyle giderse bu yılanlar er ya da geç sizi veya yakınlarınızı da sokacaktır. Evet, yarın yine o kurumla işim olacak ama "NAMUSLULAR DA NAMUSSUZLAR KADAR CESUR OLMAK ZORUNDADIR." Sonu nereye varırsa varsın…
Tacettin KEPENEK