Tarih: 15.12.2018 08:05

ÜNİVERSİTE Nereye Gidiyor?

Facebook Twitter Linked-in

ÜNİVERSİTENİN, şehrin geleceğini belirleme hususunda bir yapılanma içerisine giremediğini görmek, insanı gerçekten üzüyor?

Belki de, kurulduğu günden bu yana tekrara düşen bütün yönetimlerin, içinde bulunduğu en büyük açmaz, ?diğerleri yaptı biz neden yapmayalım? türü, kadük seküler sığınmacılık mantığı.

***

Büyük ümitlerle göreve getirilen yeni yönetimin, diğer yönetimlerle aynı minvalde bir tarzı benimsemeleri, hatta o yönetimleri de aratır bir kulvarda yol almaları, ne yazık ki iç acıtıcı bir şekilde devam ediyor.

Kendilerini oraya getiren sosyolojik anlamın temelinde, ?ezilmiş insanların? yıllara yayılan birikmiş ahları olduğu, her ne kadar görülmese de, gelinen nokta itibariyle ?vicdanlı insanların vicdanını sızlatan? bir daralmışlık, tortulaşarak varlık gösteriyor..

İddiası olan insanların, kendi iddialarını, kendilerinin yerle yeksan ettiği ayan beyan ortadayken, yaşattıkları erozyonun uzun yıllar giderilemeyeceği de bilinen bir gerçek...

Bir idealin ve hayalin ?gösterişçi dindarlık? anlamında mukim kılınmaya doğru gitmesi ve bu algının Üniversitenin dört bir yanında sergilenme arzusu, gelinen karikatürize perişanlığın da en son noktası.

Modern aklın mihmandar edildiği, samimi medeniyet bilincinin ruhlara nüfuz ettirildiği, vicdanla taçlanmış adaletin teraziyi dengede tuttuğu, bir ÜNİVERSİTE yapılanmasının sağlanamadığını görmek, gelecek adına kaygı verici doğrusu?

Oysa, felsefesi olmayan bir ideal yaşaya bilir mi? Felsefesi oluşturulmayan bir düş, sığ mantığın kurbanı olmaz mı?

Felsefesi yapılmayan bir medeniyet, yarınları şekillendirebilir mi?..

Vicdanı mihmandar etmeyen bir yönetim tarzı, ?kendi iddiasını? kendi elleri ile boğmaz mı?

?Gösterişçi dindarlığın? her nedense üniversitenin bütün faaliyetlerinde olduğunu görmek ve yerleşen bu algının, yapılan hatalarla birlikte, savunulan iddiayı da zayıflatması, maalesef ki seküler iştahı, büyütmekten öteye geçememektedir...

Peki böyle kısır döngüye boğulan birkaç yılın, şehre ve üniversiteye bir katkısının olmadığı ortada iken, medeniyet anlamlı açtığı yaralar, nasıl pansuman edilebilir?

Savunulan idealin  ?vicdanlı adalet? ile taçlanması geçen iki yılda yapılamamışsa ve de pek çok icraatlar ?dar alanda kısa paslaşmaların kurbanı? edilmişse, ortada bir samimiyetten bahsetmek mümkün müdür?

Şekle bürünen yaşam algıları, felsefesi olmayan günü kurtarma etkinlikleri, seküler iştahın devamı için karikatürize edilen onca medeniyet silsilesi, korkarım ki hantal bir sarmalın da en önemli göstergeleri?.

Böyle sorunlar yumağına hapsolan koca bir camiada, akademik başarı ve şehrin yükünü omuzlama, elbette söz konusu bile olamayacak.

***

Kim olursa olsun, hangi düşünce içerisinde olunursa olunsun, bütün insanlara bakış açısında ?samimiyet ve adalet, aidiyet duygusundan? önde tutulmadığı müddetçe, biz bir arpa boyu dahi yol alamayız ki nitekim alamadıkta...




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —