Deyim yerinde ise Sivas´ın bütün tarihi eserleri restorasyona alınıyor. Yıllara yayılan Gök Medrese restorasyonu hala bir büyük muamma iken, Behram Paşa Hanından da ses soluk çıkmaması hayretle izleniyor.
Şifaiye Medresesi restorasyonunu neredeyse inşaat amelelerini yaptırıldığı daha unutulmadan, aslında yenileme çalışmalarına ihtiyaç duyulmayan BURUCİYE MEDRESESİ´nin neden restorasyona alındığı ise bilinmiyor.
Çatı kısmının geçmiş yıllarda onarıldığı ortada iken, türbe kısmında meydana gelecek çalışmaların da içeride yapılabileceği bilinirken, geniş kapsamlı bir restorasyondan ise geçmiş tecrübelere binayen korkuluyor. İşin en tuhaf yan ise Buruciye Medresesinin Müftülüğe devredilecek olması.
Hali hazırda Behram Paşa Hanı en güzel Müftülük işleri için harika bir mekânken, Müftülükün neden Buruciye´yi istediği ise bilinmiyor.
50 civarında odası ile, hat, ebru, Kuranı Kerim,ney gibi işler için mükemmel bir mekan olan Behram Paşa Hanını değerlendirmesi gereken Vakıflar ve Müftülük´ün, bu şıkkı neden düşünmedikleri merak ediliyor.
Hali hazırda İl Müftülüğü´nün, entelektüel bir ekibinin olmadığı görüşleri de dile getirilirken, Buruciye ve Behram Paşa Hanı gibi kadim bilgelik mekânlarını nasıl değerlendirebileceği ise bir muamma olarak akıllarda duruyor.
Konunun asıl muhataplarından biri olan Vakıflar Müdürü Cemal KARACA´nın ise, bu tür mekânların işleyişlerine nasıl baktığı sorgulanıyor.
Mezarlıklar müdürlüğü dönemine atıf yapan pek çok insan, Karaca´nın bu dönemde uhrevi atmosferi soluklamasının, bu mekânların değerlendirilmesine olumsuz katkı sağlayacağı görüşlerini dile getiriyorlar.
Göreve hemen hemen yeni gelen KARACA´nın, şehirdeki tarihi eserlerin nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda, entelektüel bir derinliğinin olup olmadığının ise tartışma konusu olduğu vurgulanıyor.